aslında çok zeki olan hatta bir tank projesi olup türkler tarafından kabul görmeyince bunu yurt dışına satan itü mezunu eski başbakandır.
çeşitli söz demeçve hareketleriyle ülkenin unutulmaz şahıslarından birisi haline gelmiştir.
şahsı adına kanun çıkabilecek nadir insanlardan birisidir.
şu anda evinde yatarak cezasını çekmektedir.
makine mühendisidir, okulu 4.0 ortalama ile bitirmiştir. türkiyenin ilk otomobil denemesi devrim projesinde yer almıştır.almanyada halen kullanılmakta olan leopar tankları için proje vermiş ve buradan aldığı patent ile hayatını kurtarmıştır.
cumhuriyet in ilanından tam 3 yıl sonra, 29 ekim 1926 da sinop ta dünyaya geldi. istanbul teknik üniversitesi makine fakültesi'nden 1948 yılında mezun oldu. aynı fakültede asistanlığa başladı. almanya'nın aachen tecnische hochshcule'de doktorasını yaptı. 1954'de itü'de doçent, 1965'te profesör ünvanlarını aldı. siyaset hayatına ilk olarak 1969 da konya dan bağımsız milletvekili seçilerek atıldı. daha sonra hepsi de kısa ömürlü olan partiler kurdu. sırasıyla milli nizam partisi*(1973), milli selamet partisi*(1980) ve son olarak refah partisi*(1983) ni kurdu. son partisi ile rp-dyp koalisyonunda başbakanlık yaptı. refah partisi nin 1997 de kapanması üzerine aktif siyaset hayatı bitti. halen milli görüş lideri olarak mitinglere ve konferanslara konuşmacı olarak katılmaktadır.
çok başarılı bir bilim adamı ve akademisyen. siyasete bulaşması gereken son insanlardan (meslek itibari ile) ancak insanların, kaderlerinin nasıl şekilleneceği belki de ellerinde değildir. ayrıca üniversite sınavında da hiçyanlış yapmamıştır.
üniversitelere başörtüsü yasağı getirilmesine sebep olan insan. iktidara gelmekle ülkenin herşeyini değiştirebileceğini sanan, fakat geldiğinde işlerin öyle yürümediğini gören şahsiyet, "imam hatipler bizim arka bahçemizdir" sözlerinin sahibi (ki bu da bir eğitim kurumunun nasıl siyasi bir kurum haline dönüştürüldüğünün kanıtıdır). şimdilerde erbakanın öğrencileri bunu üniversiteler için uygulamaya çalışmakta.
80 yaşını devirmekle birlikte dimağı gayet dinç bir siyaset ve bilim adamı.kimilerinin hayalperest dediği ancak hiç de boş hayaller kurmadığını bu gun islam dunyasının ve ortadoğunun içine düştüğü durumdan anlayabildiğimiz kişidir.
70 lerde itü makine fakültesinde bir prof ders anlatırken konu siyasete gelir.sol görüşlü öğrencilerden biri erbakanın sözlerinden biriyle dalga geçer.hocanın cevabı şöyledir:
necmettin söylediyse bir bildiği vardır!!
allah aklı yarattığında bunun yarısını einstein a kalanın yarısını necmettine kalanıda diğer insanlar bırakmış o bilmeden konuşmaz.
şüphesiz buradaki mubalağa insanı tebessüm ettirmektedir.ancak seneler önce islam dinarı fikrini ortaya attığında ona gülenlerin bu gun avro=dolar kurunu takip ederken akıllarına bu fikri getirdiklerinde de aynı tepkiyi vermeleri mumkun değil gibi görünüyor....
eğitimim ve teknolojide hep örnek aldığım efsane zekidir. o ünlü tank projesinin yanında türkiye'nin ilk otomobil denemesi olan devrim'in yapımcılarındandır. zamanının üstün arabalarından olan devrimin piyasaya çıkmaması için girişilen iç-dış çatışmaları görüp siyasete soyunduğunu düşünüyorum. zira otomobil üretebilirken üretememek nice zekileri hezeyana sürüklerdi, sürükledi de. *
bu ülke de bir insan yönetimden cebren ve hile ile uzaklaştırılmışsa kesinlikle iyi bir yöneticidir diye bir yargıya varmama neden olmuş ikinci devlet adamıdır.
doğru bildiği yoldan asla şaşmadan ilerleyen ve peşinde milyonları da sürükleyen lider. ülkesi için hep en iyisini istemiş olmasına rağmen etrafında ki aşırı radikal insanların * söylemleri yıpratılmasına neden olmuştur. ilk postmodern darbeyle iktidarı bırakmak zorunda kalan başbakan.
28 şubat 1997 postmodern darbesinin nedeni siyasetçi. ''bize oy vermezseniz maazallah öbür tarafta hesap verirsiniz'' diyerek laiklik ilkesini göstere göstere ezen adamdır kendisi, bu vaatleriyle bu ülkede başbakanlık da yapmıştır. şıhları, şeyhleri özel makam arabasıyla evlerinden aldırtmıştır bir zamanlar. kendisinin büyük katkıları sonucu ankaranın sincan ilçesi küçük bir kudüs olmuştu zamanında şimdi eskiye göre daha modern allahtan.
yazlık evine rahat gidebilsin diye nüfuzunu kullanarak altınova'ya havaalanı inşa ettirten kimse.
havaalanı hala faaldir, hala tek kişiye ve onun konuklarına hizmet vermektedir. ilk kez gören "aaa burada havaalanı da mı var" cümlesini kullanarak şaşkınlığını dile getirmektedir.
hacca kaç defa gittiği sayılan belki de tek kişidir. ıbadetlerin sayısının eleştirildiği ilginç bir ülke: türkiye. böyle fakir bir ülkede bu kadar hac olurmuymuş, israfmış... her sene hacca giden kişi elbette bazı şeyleri de düşünmemezlik yapamaz, yardımsa yardımını veren biri olmalıdır. ayrıca kendisi suud kral'ının davetlisi olarak gidiyormuş. çağrılsam, ömrüm boyunca her yıl ben de giderdim. Hem ABD'ye, Avrupa'ya gezilere gidilse böyle mevzular hiç konuşlmaz nedense.
necmeddin erbakan; kendisine hayatımın hiçbir dönemimde sempati duymadığım halde, okuduğum liseyi arka bahçesi ilan eden zat. hiçbir okul müdürünün bir öğrenci karşısında saygı duruşunda bulunulmasının beklenmediği dünyada, rektörlerin sadece bir ibadetlerini yapan-başörtüsü kullanan- öğrencilere selam duracağı kehanetinde bulunan kişi. lakin hakkını yemeyeyim, başbakanlık bursları 10 milyon tl iken, onun yaptığı zamla 25 milyon tl olmuştu. zekasından kimsenin şüphe etmediği ama bazılarının iyi niyetini sorguladığı eski başbakan...
28 şubat sürecini oluşturan sözde faktörlere dur demediği, partisine aldığı her adam bir yerde bir laf söylerek "ahan da irtica geliyor" dedirttiği, 28 şubatta ise malum imzayı bile isteye attığı için sistemin adamı olmadığına beni kimsenin inandıramayacağı "zat-ı şahane".
hakkında ki ilginç tesbitler için (bkz: necip fazıl kısakürek'in rapolar adlı eserleri)
milli görüş hareketi'nin lideri. yeniden büyük türkiye, yaşanabilir bir türkiye ve yeni bir dünya idealinin mimarı, yılmaz savunucusu. 28 şubat kararlarına imza atmadığı halde birilerinin çıkıp; "attı, hoca imza attı, ben de yanındaydım" demeleri baya bir komiklik oluyor. 30 yıl önce savunduklarını hala ve ısrarla savunmaya, anlatmaya devam ediyor.
bazılarının iddia ettiği gibi erbakan sistemin adamı ise ben de sistemin kendisiyim!
20 kasım 1997 tarihinde ahmet taşgetiren tarafından yazılmış bir yazı...
"genç adam seher vakti kalktı. gecenin derinliği her yerde hissediliyordu. abdest aldı. İki rekat namaz kıldı. yasin-i Şerifi okudu. sonra dua etti.
"rabbim, dedi, onun göğsüne inşirah ver, göğsünü genişlet... işini kolaylaştır. dilindeki düğümü çöz, ta ki sözleri doğru anlasınlar." o güne kadar pek kere eleştirmişti. zaman zaman "acaba gerçekten samimi mi?yoksa..." diye sorular ve ihtimaller arasında bocaladığı bile olmuştu. ama işte şu tercih noktasında aklına duadan ve muhabbetten başka bir şey gelmiyordu.
71 yaşında yüzüne tevekkülün ince izleri sinmiş bir adam, hiçbir şekilde yıkılmadığını ifade edercesine zarif bir tebessümle basamakları tırmanıyordu.
savunacaktı...
savunması gereken ne varsa hepsini... Üstüne yürünen her şeyi... ezilen her insanı... horlananları.
71 yaşından sonra insan, kendi "dünya'sını soyunmazdı. o savunma bir gelecek savunmasıydı. dünyadan sonra gelecek olana yönelik bir savunmaydı.
"her adımı bir keffaret olmalı geçmişte hata olarak görülenlere..." diye düşündü. sabah güneş doğarken, o hâlâ dua ikliminde yaşıyordu.
herşey bitecekti bu dünyada... tarihe düşülen notlar kalacaktı... onlar gidecekti ebediyet alemine... her yapılanın yazıldığı bir tarih kütüğü vardı, o taşınacaktı en yüce mahkemeye... yargı adamlarının da yargılandığı bir mahkeme daha kurulacaktı... önemli olan oraya taşınacak zabıttı... onun için savunan adam adına hiçbir şeye üzülmek doğru olmazdı. dünyevî üzüntü ve sevinçler hep geçici idi... Önemli olan, dünyada "ebedîyyen kalıcı olan"ın sırrını yakalamaktı. savunan adam. belki en kalıcı eylemini, orada dururken gerçekleştirmiş olmaktaydı..."
* bu ülkede çok yükseklerde olan bir şahsiyettir kendisi.
güneşe yakındır desek abartmış olmayız, işte bu güneşe yakınlığı kendisine bizim seviyemizden bakanların gözlerinin kamaşmasına sebep olmuştur. malum kamaşan göz net seçemez etrafını. siyasi dehası sultan 2. abdülhamit han gibidir. bu gün yaptığı uyarılar belkide 50 sene sonra kafamıza dank edecektir. ama atı alan üsküdarı geçtikten sonra.
d-8 projesinin mimarıdır...developing eight yani gelişmekte olan sekiz ülke anlamına gelir. bu ülkeler; türkiye, iran, malezya, pakistan, bangladeş, mısır nijerya ve endonezya'dır. 15 haziran 1997 yılında İstanbul deklarasyonu ile resmen kurulmuştur.son bir kaç on yılın en parlak ve alternatifi bulunmayan projesidir. endonezya başkanı mahatir muhammed ile birlikte necmeddin erbakan'nın hayata geçirdiği dehşetengiz proje. fakat avrupa birliği'nin gölgesinde kalmıştır 28 Şubat sonrasında. bu ülkeler aynı zamanda İslam konferansı Örgütü'nün üyesidirler.
esam'ın düzenlediği konferansta hayli ileri yaşına rağmen 2 saat aralıksız ekonomiden rakamlarıyla bahseden her sözünün arkasından hınca hınç dolu salon tarfından dakikalarca ayakta alkışlanan karizmatik bir siyasi liderdir.
o bir partinin değil, bir ideolojinin, bir fikrin, bir sistemin lideridir.
hayatını adadığı toplum kendisine anlamsız tepkiler de veriyor olsa, asla küsmemiş yılmamış, bu toplum bizim insanımız batarsak birlikte çıkarsak da birlikte fikrinden hiç ayrılmamış, söylemlerini geliştirmiş ancak değiştirmemiş, gömlek değiştirir gibi dünya görüşünü ve tasavvurunu değiştirmemiştir. sistemle uzlaşmadığı için bizzat sistem tarafından tecrid edilmiş yine de eski öğrencilerine kırılmamış onları her zaman için doğru bildiği yola davet etmiş bir fikir ve gönül insanıdır.
siyaseten herkesin düşebilceği ve hatta düştüğü hatalara kendisi de düşmüş ancak sistemin ilüzyonları sebebiyle diğerleri görmezden gelinirken kendisi hep yapmadığı şeylerden bile sorumlu tutulmuş, suçlu ve kerih gösterilmeye çalışılmıştır.
necmettin erbakan yaşlanmıştır. bu vakitten sonra gerekli zihin açıklığı ve karizması mevcut olsa da yeniden siyasi partinin başına geçecek değildir. ancak o her zaman için türkiye cumhuriyeti tarihinin onur ve gururla andığı islamcı bir lider olarak kalacaktır.
sözlük hiçbir kurumla bağlantılı olmayan birkaç kişi tarafından düşünülmüş bağımsız bir platformdur.
sözlük içerisindeki yazıların tüm sorumluluğu yazarlarına aiittir. sözlük bu yazıların doğru olduğu hakkında bir teminat vermez.
yazılan yazıların telifi bize ait değildir, çalınız çırpınız ama kaynak gösteriniz.